Datça

Marmaris’ten çıkıp da Datça yoluna girdiğiniz anda başka bir aleme geçmiş gibi olursunuz. Dünyanın en güzel yeri değil belki de ama insanı sirenlerin sesi gibi etkisi altına alan bir yerdir. Türkiye’de başka hiçbir sahil beldesinin merkezinde bu kadar temiz ve sakin bir deniz bulamazsınız. Yarımada dahilinde ki tüm koylar doğa harikasıdır. Ve bu koylarda yüzdükten sonra, başka bir yerin suyu insana bu kadar güzel gelmez.

Devamlı esen rüzgarı, havası insanı ilk günden sarhoş eder. Gelinesi ömür boyu yerleşinilesi bir yerdir. Çıkmaz sokakların en güzelidir, insana herşeyi unutturur.

Can Yücel’in dizelerinden esinlenerek  ;Başka türlü bir şey isteyenlerin,denizi ayrı deniz,havası ayrı hava arayanların topraklarıdır Datça.

Yarımadanın ucundaki Knidos,  Anadolu’nun en ilginç ve gizemli antik kentlerindendir. Hem dor, hem de karia özellikleri gösterir. Kentin yapısı kazılar çok çok yavaş sürdüğünden tam anlaşılamıyor henüz. Ama şu ortada, hem kıta  yunanistan göçmeni dor kabilelerinin etkisi var burada, hem de anadolulu karia özellikleri. Bu açıdan eşsiz bir kent. Ayrıca kentin ticari ve stratejik önemi de yadsınmayacak derecede özel.

Afrodit tapınağı’nın kalıntıları hala ayakta. Bütün bunların ötesinde, burayı çok özel yapan şeylerden en önemlisi ve gizemlisi ise, daire şeklindeki  apollon tapınağı. grek dünyasında nadir rastlanan  yuvarlak yapılı bir tapınak var burada. Yunanistan’daki Delphoi tapınağına benziyor. Apollon tapınağı. tepede yükseliyor ve bir koyu görüyor. zaten coğrafi olarak çok ayrıksı bir yerde yer alıyorken Knidos, bir de grek uygarlığının en ilginç ve gizemli yapılarından birine sahip olması, apollon ile taçlanması daha da eşsiz kılıyor Knidos‘u